9 Şubat 2010 Salı

BURSADA ZAMAN şiiri (Ahmed Hamdi TANPINAR)

BURSA'DA ZAMAN
Bursa’da bir eski cami avlusu
Küçük şadırvanda şakırdayan su,
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar,
Eliyor dört yana sakin bir günü
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü,
İçinde gülüyor bana derinden
Sanki bir hatıra serinliğinden,
Ovanın yeşili, göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.
Bir zafer müjdesi burda her isim,
Yekpare bir anda gün, saat, mevsim,
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın,
Hala bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bu eski zaman vehmiyle...
Gümüşlü: Bir fecrin zafer aynası,
Muradiye: Sabrın acı meyvası,
Ömrümün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı menkıbesi binlerce erin,
Sesi arşa çıkan hengamelerin
Nakleder yadını gelen geçene
Bu hayalde uyur Bursa her gece.
Her sabah onunla uyanır, güler,
Gümüş aydınlıkta serviler, güller,
Serin hülyasıyla bahçelerinin
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şakırtısından
Billur bir avize Bursa’da zaman.
Yeşil Türbe’sini gezdik dün akşam
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kur’an sesini
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle
İsterdim bu eski yerde seninle,
Baş başa uyumak son uykumuzu
Bu hayal içinde... Ve ufkumuzu
Çepeçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran bu uhrevi ahenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm, bu tılsımlı ebediyette
Belki de rüyası eski cedlerin
Beyaz bahçesinde su seslerinin.
Ahmet Hamdi TANPINAR

Bursa Ahmet Hamdi Tanpınar'ı öylesine etkilemiştir ki, bakın "Beş Şehir" isimli eserinde Bursa'dan bahsederken nasıl cümleler kurmuş:

"Şimdiye kadar gördüğüm şehirler içinde Bursa kadar muayyen bir devrin malı olan bir başkasını hatırlamıyorum. Fetihten 1453 senesine kadar geçen 130 sene, sade baştan başa ve iliklerine kadar bir Türk şehri olmasına yetmemiş, aynı zamanda onun manevi çehresini gelecek zaman için hiç değişmeyecek şekilde tesbit etmiştir. Uğradığı değişiklikler, felaketler ve ihmaller, kaydettiği ileri ve mesut merhaleler ne olursa olsun o, hep bu ilk kuruluş çağının havasını saklar, onun arasından bizimle konuşur, onun şiirini teneffüs eder. Bu devir haddi zatında bir mucize, bir kahramanlık ve ruhaniyet devri olduğu için, Bursa, Türk ruhunun en halis ölçülerine kendiliğinden sahiptir, denilebilir."


BURSA’DA ZAMAN: Tanpınar için Bursa, başka hiçbir şehirde görmediği muayyen bir devrin malıdır. Ne kadar değişirse değişsin hep ilk kuruluş çağının havasını da saklayan bir Türk şehridir. Bursa’ya birkaç defa giden yazar, denemesine ve meşhur şiirinde de yer verdiği şehrin zamanla olan ilişkisini şöyle anlatır: “Bu şehirde muayyen bir çağa ait olmak keyfiyeti o kadar kuvvetlidir ki insan ‘Bursa’da ikinci bir zaman daha vardır’ diye düşünebilir. Yaşadığımız, gülüp eğlendiğimiz, çalıştığımız, seviştiğimiz zamanın yanıbaşında, ondan daha çok başka, çok daha derin, takvimle, saatle alâkası olmayan; sanatın, ihtirasla, imanla yaşanmış hayatın ve tarihin bu şehrin havasında ebedî bir mevsim gibi ayarladığı velût ve yekpare bir zaman… Dışarıdan bakılınca çok defa modası geçmiş gibi görünen şeylerin, bugünkü hayatımızda artık lüzumsuz zannedebileceğimiz duyguların ve güzelliklerin malı olan bu zamanı bildiğimiz saatler saymaz, o sadece mazisinde yaşayan bir geçmiş zaman güzeli gibi hâtıralarına kapanmış olan şehrin nabzında kendiliğinden atar.”
Tarihin damgasını derin ve kuvvetle bastığı Bursa’da zaman, bir türbe, bir cami, bir han, bir mezar taşı, eski bir çınar, bir çeşme olarak çıkar karşımıza. Osman Bey’in gömüldüğü eski Bizans manastırının adı olan Gümüşlü; yeşilin manasını farklı bir şekilde yansıtan, ölümü anlatan Yeşil Türbe ve Yeşil Cami; Tanpınar için zafer naralarının büründüğü bir masal kahramanı olan Konuralp; Horasan erlerinden olup Genç Orhan’ın ordusuna katılan Geyikli Baba; beyaz zafer ve bir ganimet çiçeği Nilüfer Hatun ve Muradiye, Emir Sultan gibi Bursa’nın birçok semti, kendilerine has renkleri, aydınlıkları, lezzetleriyle karşılayarak hayat ve zaman üzerine bir hayale daldırır.
Bir su şehri olan Bursa’ya Tanpınar gittiğinde, günün her anına tılsımlı aynasını tutan su seslerini dinlediğinde, servetinin önemli bir kısmını çeşme yapmaya adayan, bunu kendisine eğlence edinen Karaçelebizade Aziz Efendi’yi bu işi yapmasından dolayı hak verir.
Ve Yeşil Cami. André Gide, Yeşil Cami için “zekânın kemal halinde sıhhati” demiştir.Aydınlığın ortasındaki cami, ayak ucunda kendisini tamamlayıcı bir şey gibi uzanan manzarayla beraber çok güzel bir görünümdedir.
III. Selim tarafından yaptırılan Emir Sultan türbesi ve mescidi Bursa’nın hayatını zaman zaman etrafında toplayan merkezlerden biriymiş. Evliya Çelebi anlata anlata bitiremediği bu ihtişamlı türbede her sene büyük bir halk kitlesi toplanır, Erguvan Bayramı yaparlarmış.
Tanpınar, Bursa’da asıl zamanın yanı başında ikinci zamanı yapan şeyi şöyle anlatır: “Bu ses ve onun etrafı kucaklayan, her dokunduğu şeyin özünü bir edebiyette tekrarlayan akisleri, bu mevsimlerin ve düşüncelerin ezelî aynası, zamanın üç çizgisini birden veren tılsımlı bir aynadır. Sanatın aynası da bundan başka bir şey değildir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder